28 Ekim 2008 Salı

Kralım Tabi, Disko Kralı

Cumartesi belki de haftanın en güzel günüdür. özellikle öğrenciyseniz bir sonraki günün tatil olması bilinciyle yaşadığınız bu günü iyi bitirmek en doğal hakkınızdır. Yatağa yalnız uzananlardansanız ya da o gece dışarda olma şansınız yoksa aslında bunun bir şanssızlık değil şans olabilme ihtimali aklınıza muhtemelen gelmemiştir. Okan Bayülgen yıllara yaydığı bir gelenekle karanlığı aydınca kullanıp zevkli hale getiren bir adam. İşte bu yazı, gece 00:30 ile 05:00 arasında saatlerin geri alınıp kafaları karıştırdığı gece, Disko'da olmayan ancak aptal kutusundan akıllı işi programı izleyen biri tarafından klavye aracılığıyla aktarılmıştır.

Okan Bayülgen sıradan bir adam değil. Devlet Tiyatroları'nın en genç yönetmeni olma ünvanını da taşıyan OB, 21. Yüzyıl Türk Televizyon Tarihi'nde dönüşümü ve değişimi başlatan insan olarak anılacak büyük ihtimalle. Elbette Türk Popüler Kültürü ve Türkiye açısından bir köşe taşı olacaktır Bayülgen. Bu şüphesizdir. Hatta Taraf yazarı Rasim Ozan Kütahyalı önceden Deniz Gezmiş ve Okan Bayülgen'i kıyaslamıştı bir yazısında. Popüler ideolojik lider yakıştırmasını onlara yapıp bir nevi pop idol olmakla suçlayıp iki figürü de birer pop idol haline sokmuştu. OB ve Deniz Gezmiş'in ortak noktaları tartışıladursun Türkiye'de sık sık olamayacak bir şey oldu şu yazının yazıldığı saatlerde:

İki adam (Biri Hafif Ağır Siklet Eski Dünya Şampiyonu diğeri ünlü bir medya karakteri, sanatçı) 2 dakika boks yapıp 2 dakika da satranç oynayarak 3 tur süren müsabakada 1'er dakikalık dinlenmeler dahil 15 dakika boyunca Türk Televizyonları'nda sıkça göremeyeceğimiz karelerle bizi baş başa bıraktılar.

Boks Kültürü'nden ve Orhan Ayhan'dan mahrum bırakılışımızı sevelim ya da sevmeyelim, boksu özlediğimizi, satranç konusunda ise sıfır olduğumuzu kabul edelim. Bugün tavla bilgisiyle övünen ve çok iyi oynarım diyerek bu şans oyununda master yapanların bilmediği zeka ve stratejik akıl kullanımını tetikleyen bu oyun, elitlik belirtisi olarak görülse de iki adım sonrasını düşünmek açısından siyasetçilere de tavsiye edilebilecek niteliktedir. Okan Bayülgen toplamda 6 dakika bile olsa mankenlerin, memelerin, ırzın , kalçaların, türbanın, bıyığın, siyasetin, yolsuzluğun,antidemokratikliğin, fikre vurulan zincirlerin, sahte Atatürkçülük saçmalığının, faşizmin, tabuların, hacıların, hocaların tecavüzünden kurtarmayı başardı belki de milyona yakın insanı.

Disko KralıPrograma itaat etmekle ilgili bir konuşma ve bilgi topuyla başladı Bayülgen ve reklamlara girerken şu sözleri sarf etti:

"İtaat etmeyin lan zibidiler. Şimdi küçük bir reklam arası veriyoruz, daha sonra yine reklam arası vereceğiz. Reklamlarla size tüketin dedikten sonra ben tekrar size kırın zincirlerinizi diyeceğim."

Kendiyle iyi geçinen, diğer insanlarla da iyi geçinen, Fordizm ve getirdiği üreticiler bir yandan da tüketsin ki daha çok kazanalım anlayışını yaratan (Nihat Genç 22/10/08 Leman yazısı bu sistemin götürülerini tahlil etmek adına mutlaka okunmalı) sistemle alıp veremediği olan ve sistemi içinden eleştirme lüksüne sahip adamlardan biri Okan Bayülgen. Türkiye'de reklamları sempatikleştirme çabalarını kırması bakımından (Mehmet Ali Erbil - Parmaktan sonra)   önemli bir cümle kurabiliyor bu adam. Alternatifsizliği ve Doğan Yayın Grubu'nun bile kendisine bağlı hale geldiği bir kuşağı yaşatması onu sıradışı kılan özelliklerinden yalnızca biri. Elbette Bayülgen'i bu kadar küçük sınırlara hapsetmek salakça olacaktır.

Programı tanıtmaya devam etmek daha yararlı olacak sanırım. Program iki bölümden oluşuyor. İlk bölüm Makina'da da gördüğümüz popüler kitleye hitap eden isimleri masa etrafında toplama kısmı. Ancak bu bölümün içine saklanan Tiyatro ve Sinema gibi kimi etkinlikleri tetikleyen bölümler (Örneğin Tiyatro Dergisi'nin tanıtımı) koyuluyor. Özellikle "CEVAP HAKKI" adı verilen ve alınan konuğa medya canavarlarının (paparaziler) asla sormayacağı derinlikli soruların sorulduğu bölüm ilk bölümün unutulmazı olacağa benziyor. Kendini doğru ifade ettiğinde Şafak Sezer'e bile sempati duyabiliyorsunuz çünkü.

İkinci bölümde ise alternatif kültüre mal olmuş (Banu Güven,Özge Fışkın gibi) insanların katılımıyla Zaga formatında Late Night Show karşımıza çıkıyor OB. İlk bölüme göre daha dünyevi, daha gerçek, daha aktüel olan bu bölümde eğlencenin yerini gerçek, fikirler ve olması gereken alıyor gibi geldi bana.

Özellikle canlı performansa verdiği önem ve canlı performans yapmayanları kendi diliyle eleştirmesi (Ebru Destan Boyfriend Playback Sahnesi) Disko Kralı'nın nasıl bir iş olduğunu ortaya koyuyor.

Erol Günaydın özellikle son programda Aydın Boysan'ın boşluğunu da doldurmak adına fazlasıyla etkin davranıp programın gidişine bir otorite olarak oldukça büyük bir katkıda bulundu ve bu katkı açıkçası renklendirici oldu. Aydın Boysan'ın da dönüşüyle durum iyice toparlanacaktır tahminimce, üstelik Hakkı Devrim de ikiliye eşlik ederse (Geçmiş Olsun Devrim ve Boysan'a)  program iyice sevilesi olacaktır.

İşte böyle bir programdı Disko Kralı. Her hafta hakkında yazacak daha çok şeyimiz olacak, zaten Bayülgen de şu an yeterli olgunluğa ulaşmadıklarını her programda söylüyor ve gelişimin işaretlerini veriyor. Bize ise beklemek ve medyadan beklentilerimizi az da olsa arttırmak düşüyor.

 Sarphan Uzunoğlu

0 yorum:

 
Elegant de BlogMundi