22 Ocak 2009 Perşembe

BİR KIŞ SABAHI

Benim de içinde yaşamak zorunda olduğum sahte insanların sahte dünyasından sıkıldığım bir kış sabahında, o dünyadan bir anlığına uzaklaşıp nefes alabilmek için gittiğim deniz kıyısında oturuyordum. O kadar çok şey birikmişti ki içimde herkese ve her şeye sustuğumdan, kendi sesimi bile ayırt edemiyordum bu yığının arasından; kendimle baş başa kalmaya ihtiyacım vardı.

Çürümüş bir iki balıkçı teknesi, ben ve denize atmak için yanıma koyduğum irili ufaklı çakıl taşlarıydık. Derken bu yalnızlık sekiz on kişilik bir kızlı erkekli liseli gençler tarafından bozuldu. Karşımda bağıra bağıra konuşmaları, kahkahalarla gülmeleri, sohbet etmeleri canımı sıkmıştı, sinirlenmiştim; belki de ben böylesine kahkahalarla gülmeyeli çok olduğu için (yani kıskandım belki de, itiraf ediyorum.)… Onlara doğru pek bakmamaya çalışıyordum. Müziğimle gözlerimi kapatmak ve yüzüme esen rüzgârı hissetmek istiyordum. Bir an yine onlara kaydı gözüm. Aralarından üç erkek soyunuyordu. İnanamadım; kış günü denize girebilme çılgınlığını gösterebileceklerine inanmak istemedim! Şortlarla kalana dek devam ettiler soyunmaya, diğerleri de bu anı ölümsüzleştirmek için ellerinde kameralarla gözlerini arkadaşlarından ayırmıyordu. Daha da cesaretlendirme alkışlarının ardından üç genç de buz gibi suya atlayıverdi! Yüzümdeki can sıkıntısı, yerini ufak bir tebessüme bıraktı birden. Gençlik bu olsa gerek dedim; benim koca bir boşluk içerisinde geçirdiğim ve yaşımın farkında olmadığım dünyamda gençlik bu olsa gerek…

Bu kez daha çok canım sıkılmaya başlamıştı. Ben, ömrümün en güzel yıllarında koca koca insanların; amcaların, teyzelerin sorumluluklarını omuzlarımda onlardan daha fazla ve çok daha erken zamanda hissederken, ağırlığından yorulmuşken; işte karşımda yapmak isteyip de yapamadığım şeylerden biri daha… Hayata karşı tutuştuğum meydan savaşlarında ben heves kayıplarına ve yürek kırgınlıklarına uğrarken, başkaları “ Hadi canım, sen de!” dediğim bir anda benim yalnızca izlemekte olduğum denizle kucaklaşmaktaydı.

Kendi hayal kırıklıklarımı teselli etmeye çalışırken başkalarının mutluluklarını izlemekten sıkıldım…

Üzüldüm,

Üşüdüm…

Derdim başkalarının mutlu olması değil, kışın ortasında öyle denize atlamak da değil; derdim benden uzak olan huzur ve varlığını bana mütemadiyen hissettiren şu mutsuzluk…


Leyla Belma GAZİ

0 yorum:

 
Elegant de BlogMundi