5 Eylül 2008 Cuma

Chris Cornell


The Cure da Placebo da gelip geçmişti o sahneden O'ndan önce; ama hepsinin ayrı havaları vardı gözümde. Bu adam ise bambaşkaydı, Audioslave'in çok ötesinde, Soundgarden'ın çok ötesinde bir birey olarak, sahnede yalnızlığın en çok yakıştığı adamlardan biri belki de...


RNC 2007  tecrübemi anlatmak için oldukça geç (1 yıl iki gün kadar); ancak aslında Cornell'in adı altında sahnede yalnız verilen performansta en etkileyici olanın ne olduğunu irdelemek istiyorum. Düz bir kot, beyaz bir t-shirt, farklı bir yüz tipi ve harika bir kültürün eşisz sesi ile birleşince sahnede bir star vardı.

Işıklar karardı, sahnenin orta yerinde kaldı spoonman'i söyleyen adam.  Bize doğru baktı ve eşi için yazdığı şarkıyı söylemeye başladı. Sanırım şifresini çözdüm dedim o sırada kendi kendine, o bizim gibi birilerine ait olmaya çalışmıyor, kendi hayatına ait olmanın şifresini çözen biri olmanın keyfini çıkarıyordu. Hiç korkmadan, hiç düşünmeden ne olur diye, you know my name diye çıktığı sahnede belki de hayatının en güzel şarkısını çalıyordu.

Tüm pisliklerden arınıp sahnede kendini bulan bir hali vardı, sigara ve benzerlerinin sesinde bıraktığı o yorgunluk bile güzeldi. İçten içe Müslüm de Rock'tır, protesttir dediğim anlara götürdü beni. 

Garip bir şekilde kıskanmayacağım tek insan oldu o an Cornell. Her şeyin üstünde tutabileceğiniz tek tük anlardan biriydi yaşattıkları. Belki de kimsenin arkasından küfür etmediği sayılı solistlerden biri olması, yazdıklarıyla, söyledikleriyle hayran bırakması tesadüf değildir. 

Dio'nun takip ettiğim tek vokal dediği adamın peşini bırakmamakta fayda var...

0 yorum:

 
Elegant de BlogMundi